2 Temmuz 2017 Pazar

İSPANYA

BARSELONA





13.06.2017      1. Gün

      Bir hafta sürecek olan Barcelona gezimiz için İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan 10.10 saatli Pegasus havayolları uçağı ile hareket ettik. Uçak biletlerimizi yaklaşık 6 ay önce kampanyalı zaman dilimini içerisinde aldığımızdan  1 kişi gidiş dönüş 680 TL idi. Siz de hava yolu şirketlerinin kampanyalarını takip ederek biletlerinizi ucuza getirebilirsiniz. 
       Uçağımız ortalama 3 saat havada kaldıktan sonra Barselona'ya iniş yaptık. Barselona hava limanı oldukça büyük. T1-T2 şeklinde iki terminalden oluşuyor bunun haricinde bir terminal daha var. Fakat terminaller arasında mesafe yürüme mesafesinden fazla  olduğu için ulaşım shuttle'lar ile sağlanıyor. İniş için bu çok önemli bir bilgi gibi görünmese de dönüş için oldukça önem teşkil ediyor. Dönüşü Barselona'dan yapacaksanız uçağınızın bulunduğu terminali iyi kontrol etmenizi tavsiye ederim.
        İspanya'da 3 şehir gezeceğimizden ulaşımdan hem para hem de zaman açısından tasarruf etmek için araba kiralamayı tercih ettik. Araba kiralama işlemlerimizi İspanya'ya gelmeden önce www.holidaycars.com 'dan  gerçekleştirdik ve Türkiye ile karşılaştırıldığında oldukça uygun bir fiyata arabamızı kiraladık. 7 günlük tatilimiz için 710 TL ödedik. Fakat bilmediğimiz yollarda başımıza herhangi bir şey gelme olasılığını göz önünde bulundurarak 'norisk warranty plus'ı  tercih ettik. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız site üzerinden ek ücret ödeyerek sigorta yaptırmak yerine sigortasız paketi seçerek AVİS'ten kendi sigortanızı yaptırmanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde aracınızın başına herhangi bir şey geldiğinde AVİS hasarı karşılayan tutarı kartınızdan çekiyor ve araç kiraladığınız sitenin size ücreti yatırmasını bekliyorsunuz.  
        Kiralık aracımızı bir an önce alıp Barselona turumuza başlamak üzere  Barselona Hava Limanı'nın çok yakınında bulunan AVİS şubesine  girdik. İnternet sitesi üzerinden lüks araç kiralamamıza ve ücretini bile ödemiş olmamıza rağmen şubedeki görevli kişinin yardımcı olmamakta gösterdiği üstün gayret sebebi ile ücretini ödemiş olduğumuz aracı kiralayamadık. Lüks araç kiralamak için arabayı  kullanacak kişinin adına çıkarılmış 2 adet kredi kartının olması gerektiği bilgisini Barselona AVİS'teki gişe görevlisinden öğrendik.Hiç bir yerde rastlamadığımız ve her türlü ücret ödendikten sonra öğrendiğimiz bu bilgiden sonra ücretini ödediğimiz araçtan vazgeçip daha düşük klasmanda bir araç  kiraladık.
       Yola koyulunca sinir ve stres ile başlayan İspanya seyahatimiz hayranlık ve eğlenceye bıraktı yerini. Barselona'nın her biri ayrı bir ruh ve yaşanmışlık taşıyan sokaklarından geçerek şehrin oldukça merkezi bir yerinde bulunan Barcelona Rooms'a yerleştik. Konaklama yeri Ronda De La Unıversitat caddesinde yer alıyor. İki aile olarak iki odalı bir daireye yerleştirildik. Dairede iki banyo, klima, mutfak, çamaşır makinesi olması ayrıca güzeldi. Salondaki kapının açıldığı bir balkonu bile vardı. Oldukça kullanışlı ve temiz olan Barcelona Rooms'un ücretsiz otoparkı yoktu ancak anlaşmalı olduğu bir otopark vardı. Bu otopark ile 3 günlüğüne anlaşarak arabamızı Barselona'da kaldığımız süre boyunca buraya bıraktık. Fiyatı günlük 15€ idi. 
           Eşyalarımızı konaklama yerimize bıraktıktan sonra öğle yemeği için Massema isimli bir mekanda hamburger yedik. Mekan lüks ve pahalı olmamakla birlikte hamburgerleri meşhurdu ve oldukça da lezzetliydi.

Karnımızı doyurduktan sonra şehri keşfetmeye başladık. Çimli tramvay yolundan geçerek önümüze çıkan Parc De La Ciutadella isimli parka daldık. Parkın içerisinde heykeller, küçük bir kafe ve gezinti teknelerini görebilirsiniz. Özellikle ziyaret etmekten ziyade yaptığınız uzun yürüyüşlerden sonra mola yeri olarak değerlendirebilirsiniz. Parkın içerisinde bir de hayvanat bahçesi bulunuyor.
          Barselona’da ilk akşamımızın verdiği coşkuyla soluğu La Rambla caddesinde aldık. La Rambla caddesi İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi turistlere yönelik bir cadde. Pakistanlı ve Hindistanlı bir çok satıcı önünüzü keserek size ürünlerini satmaya uğraşıyor. Hatta ürünü marihuanna olan satıcıları bile sıklıkla göreceksiniz. Caddenin etrafındaki restoranlar oldukça turistik olduğu için fiyatları pahalı. Biz akşam yemeği için cadde yakınındaki Plaza Real’de karar kıldık. Burası etrafında restoranların sıralandığı bir avlu. Restoranlar oldukça yoğun ve yer bulmak için sıra bekleyebilirsiniz. Plaza Real’de Ocana isimli mekanı tercih ettik.

     Barselona’da ilk akşamımızın verdiği coşkuyla soluğu La Rambla caddesinde aldık. La Rambla caddesi İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi turistlere yönelik bir cadde. Pakistanlı ve Hindistanlı bir çok satıcı önünüzü keserek size ürünlerini satmaya uğraşıyor. Hatta ürünü marihuanna olan satıcıları bile sıklıkla göreceksiniz. Caddenin etrafındaki restoranlar oldukça turistik olduğu için fiyatları pahalı. Biz akşam yemeği için cadde yakınındaki Plaza Real’de karar kıldık. Burası etrafında restoranların sıralandığı bir avlu. Restoranlar oldukça yoğun ve yer bulmak için sıra bekleyebilirsiniz. Plaza Real’de Ocana isimli mekanı tercih ettik.
Yemek için oturduysanız ahtapot bacağı oldukça büyük ve lezzetliydi. Bir şeyler içmek isterseniz de İspanya’nın meşhur içkisi sangria, Ocana’da oldukça güzel yapılıyor. Fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde olmasına rağmen hizmet, ödediğiniz ücreti karşılıyor.
       Saat 2 sularında otelimize dönerken  La Rambla caddesi insan kalabalığını yitirmiş fakat siyahi satıcılar baskılarını arttırmışlardı. Unutmadan söyleyim seyahat boyunca elinizi çantalarınızın üzerinden ayırmayın!

14.06.2017      2. Gün


      
       Uyandığımızda otelimizin altındaki Granier isimli pastanede kahvaltımızı yaptık. Sandviçleri, unlu tatlıları, donutları, pizzaları ve kahveleri ile Barselona’da bulunduğumuz süre boyunca kahvaltı saatlerinin en çok tercih edilen mekanı oldu. Hem fiyatları uygun hem de ürünlerinin lezzetli olması bir yana İngilizce bilen personeli bize elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştı.
     

      Kahvaltımızı tamamladıktan sonra ünlü Katalan mimar Gaudi’nin inşa etmiş olduğu Casa Mila politikacı Pere Mila için yaptırılmış ve tamamen doğal taşlardan yaptırıldığı  için renkten yoksun.İlk yapıldığı zamanlarda dış cephesindeki dalgalı yapısı oldukça eleştirilse de günümüzde Barselonalılar tarafından ‘taş ocağı’ olarak biliniyor.




Casa Mila’nın hemen yakınındaki Casa Batllo’ya geçiyoruz buradan. Yapının en dikat çekici bölümü ön cephenin üst kısmındaki çatıyı kaplayan dar ve renkli ejderha sırtı. Binanın diğer bir adı ise ‘Kemikler Evi’. Dışardan bakıldığında diğer binalardan oldukça farklı görünen bu binaları önlerindeki uzun kuyruklardan da farkedebilirsiniz. İçeriye girmek isterseniz de 20 euro gibi bir ücret ödemeniz gerekecek.

      

   Gaudi eserlerini gezmeye başlamışken yolumuz Park Güel’e düşüyor ve şehri tepeden gören parka tırmanmaya başlıyoruz.

      Park ismini Gaudi’yi site yapması için görevlendiren Eusebio Güell’den alıyor. 60 evlik bir site olarak planlanan alan iki evin tamamlanması ile yarım kalyor ve halka açılıyor. Yemyeşil ağaçlarla kaplı fakat güneşin yakıcı olduğu saatlerde gezecekseniz şapka ve güneş gözlüğünüzü yanınızda bulundurmanızı tavsiye ederim. Eğer parktaki şapka satıcılarından satın almak isterseniz de sıkı bir pazarlığa girişmelisiniz.


Parkta yer yer tropikal hayvan ve bitkilere rastlayabilir otantik banklarda dinlenebilirsiniz.

 Parkın içindeki müzede 20 yıl yaşayan Gaudi’nin eserlerini görmek için müzeye girebilirsiniz.


      Parktan Barselona’yı seyrettikten sonra bir sonraki durak yerimiz Montjuic kalesi oldu. Burası masallardan fırlamışcasına güzel bir kale, isterseniz teleferikle de ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Kalenin denizi gören kısmında dinlemek için yapılmış merdivenlere oturarak büyük Barselona limanında soluklanabilirsiniz.
      Şehri tepeden izledikten sonra, deniz seviyesine inmeye karar verip kendimizi ‘Barceloneta Plajı’na” atıyoruz. Karnımız acıkmaya başlamış olduğundan sahil kafelerinden birine girerek lezzetli atıştırmalık nachoslardan yiyoruz. Kendimizi ince kumlara ve hemen ardından serin sulara bırakıyoruz. Saat öğleden sonrayı geçtiğinden güneş bizi yakmıyor. Plajdaki duşlarda tuzlarımızdan arınarak akşam yemeğine hazırlanmak üzere otelimize geçiyoruz.

      Akşam yemeği için tercih ettiğimiz mekan ‘Moritz Bira Fabrikası’ oluyor. Buraya Barcelona’da yaşayan bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine geliyoruz ve oldukça memnun kalıyoruz. Meşhur limonlu biraya eşlik eden tapasların şehirde yediğimiz en lezzetli tapaslar olabileceği üzerine konuşuyoruz.

3. Gün 15.06.2017 
           Sabah uyanır uyanmaz önceki gün planladığımız gibi Barceloneta Plajı’na gittik. Bugün plajda daha uzun süre vakit geçirdiğimizden Barselona halkının plaj kültürünü daha detaylı gözlemleme imkanı bulduk.


    


     Sahil kilometrelerce uzanıyor. Her milletten insan var.              Siyahi satıcılar insanların arasında dolaşarak mohito
     satıyorlar. Alkolsüz olarak hazırlanmış mohitolara arzunuza      göre taşıdıkları şişelerinden alkol ekliyorlar. Aynı şekilde          bira,su,kola satan satıcılar da mevcut.

               Sahilde havlusunu serip yerde oturanlar olduğu gibi,        şezlong ve şemsiye kiralayanlar da mevcut. Su sporları              yapmak isteyenler de elleri boş dönmeyecekler.

                Sahilde öğle vakti güneş çok yakıcı olduğundan sürekli olarak anons yapılarak 1-4 arası dikkatli olunması gerektiği, güneş kremi sürülerek güneşe çıkılması, şapka-gözlük kullanımının önemi, alkol ve ağır yemeklerin zararları hatırlatılıyor.

Plaja eğer arabanızla geldiyseniz plajın yanındaki yola park edilebilir ve Barselona’nın genelinde olduğu gibi bankomatlardan bilet alabilirsiniz. Makineye attığınız para kadar park süresini artırabiliyorsunuz. Bankomattan size verilen fişi arabanızın önüne koyduğunuzda arabanıza ceza yazılmıyor veya çekilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıyorsunuz.
        Plaj keyfimizi noktalayıp Barselona deyince akla ilk gelen büyük katedral olan Sagra da Familia’yı ziyaret ettik. Katalan mimar Gaudi’nin başlamış fakat tamamlayamamış olduğu kilise toplanan bağışlarla tamamlanmaya çalışılıyor. Fakat sonradan tamamlanan yerler ile Gaudi’nin yapmış olduğu yerler arasında ciddi boyutta farklar mevcut.

        Barselona’da son akşam yemeği için yine Barselona’da yaşayan bir arkadaşımızın önerdiği ‘Cafe Alpur’a gittik. Bir önceki akşam gittiğimiz  Moritz’deki tadı bulamasak da tapasları ve hamburgerini tavsiye edebilirim.