İSPANYA
BARSELONA
Bir hafta sürecek olan Barcelona
gezimiz için İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan 10.10 saatli Pegasus
havayolları uçağı ile hareket ettik. Uçak biletlerimizi yaklaşık 6 ay önce kampanyalı
zaman dilimini içerisinde aldığımızdan 1 kişi gidiş dönüş 680 TL idi. Siz
de hava yolu şirketlerinin kampanyalarını takip ederek biletlerinizi ucuza
getirebilirsiniz.
Uçağımız ortalama 3 saat havada
kaldıktan sonra Barselona'ya iniş yaptık. Barselona hava limanı oldukça büyük.
T1-T2 şeklinde iki terminalden oluşuyor bunun haricinde bir terminal daha var. Fakat
terminaller arasında mesafe yürüme mesafesinden fazla olduğu için ulaşım
shuttle'lar ile sağlanıyor. İniş için bu çok önemli bir bilgi gibi görünmese de
dönüş için oldukça önem teşkil ediyor. Dönüşü Barselona'dan yapacaksanız
uçağınızın bulunduğu terminali iyi kontrol etmenizi tavsiye ederim.
İspanya'da 3 şehir gezeceğimizden
ulaşımdan hem para hem de zaman açısından tasarruf etmek için araba kiralamayı
tercih ettik. Araba kiralama işlemlerimizi İspanya'ya gelmeden önce
www.holidaycars.com 'dan gerçekleştirdik ve Türkiye ile
karşılaştırıldığında oldukça uygun bir fiyata arabamızı kiraladık. 7 günlük
tatilimiz için 710 TL ödedik. Fakat bilmediğimiz yollarda başımıza herhangi bir
şey gelme olasılığını göz önünde bulundurarak 'norisk warranty plus'ı
tercih ettik. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız site üzerinden ek ücret
ödeyerek sigorta yaptırmak yerine sigortasız paketi seçerek AVİS'ten kendi
sigortanızı yaptırmanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde aracınızın başına
herhangi bir şey geldiğinde AVİS hasarı karşılayan tutarı kartınızdan çekiyor
ve araç kiraladığınız sitenin size ücreti yatırmasını bekliyorsunuz.
Kiralık aracımızı bir an önce alıp
Barselona turumuza başlamak üzere Barselona Hava Limanı'nın çok yakınında
bulunan AVİS şubesine girdik. İnternet sitesi üzerinden lüks araç
kiralamamıza ve ücretini bile ödemiş olmamıza rağmen şubedeki görevli kişinin
yardımcı olmamakta gösterdiği üstün gayret sebebi ile ücretini ödemiş olduğumuz
aracı kiralayamadık. Lüks araç kiralamak için arabayı kullanacak kişinin
adına çıkarılmış 2 adet kredi kartının olması gerektiği bilgisini Barselona
AVİS'teki gişe görevlisinden öğrendik.Hiç bir yerde rastlamadığımız ve her
türlü ücret ödendikten sonra öğrendiğimiz bu bilgiden sonra ücretini ödediğimiz
araçtan vazgeçip daha düşük klasmanda bir araç kiraladık.
Yola koyulunca sinir ve stres ile
başlayan İspanya seyahatimiz hayranlık ve eğlenceye bıraktı yerini.
Barselona'nın her biri ayrı bir ruh ve yaşanmışlık taşıyan sokaklarından geçerek
şehrin oldukça merkezi bir yerinde bulunan Barcelona Rooms'a yerleştik. Konaklama
yeri Ronda De La Unıversitat caddesinde yer alıyor. İki aile olarak iki odalı
bir daireye yerleştirildik. Dairede iki banyo, klima, mutfak, çamaşır makinesi
olması ayrıca güzeldi. Salondaki kapının açıldığı bir balkonu bile vardı.
Oldukça kullanışlı ve temiz olan Barcelona Rooms'un ücretsiz otoparkı yoktu ancak anlaşmalı olduğu bir otopark vardı. Bu otopark ile 3 günlüğüne anlaşarak arabamızı Barselona'da
kaldığımız süre boyunca buraya bıraktık. Fiyatı günlük 15€ idi.
Eşyalarımızı
konaklama yerimize bıraktıktan sonra öğle yemeği için Massema isimli bir
mekanda hamburger yedik. Mekan lüks ve pahalı olmamakla birlikte hamburgerleri
meşhurdu ve oldukça da lezzetliydi.
Karnımızı doyurduktan sonra şehri keşfetmeye başladık. Çimli tramvay yolundan geçerek önümüze çıkan Parc De La Ciutadella isimli parka daldık. Parkın içerisinde heykeller, küçük bir kafe ve gezinti teknelerini görebilirsiniz. Özellikle ziyaret etmekten ziyade yaptığınız uzun yürüyüşlerden sonra mola yeri olarak değerlendirebilirsiniz. Parkın içerisinde bir de hayvanat bahçesi bulunuyor.
Barselona’da ilk akşamımızın verdiği coşkuyla soluğu La Rambla caddesinde aldık. La Rambla caddesi İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi turistlere yönelik bir cadde. Pakistanlı ve Hindistanlı bir çok satıcı önünüzü keserek size ürünlerini satmaya uğraşıyor. Hatta ürünü marihuanna olan satıcıları bile sıklıkla göreceksiniz. Caddenin etrafındaki restoranlar oldukça turistik olduğu için fiyatları pahalı. Biz akşam yemeği için cadde yakınındaki Plaza Real’de karar kıldık. Burası etrafında restoranların sıralandığı bir avlu. Restoranlar oldukça yoğun ve yer bulmak için sıra bekleyebilirsiniz. Plaza Real’de Ocana isimli mekanı tercih ettik.
Karnımızı doyurduktan sonra şehri keşfetmeye başladık. Çimli tramvay yolundan geçerek önümüze çıkan Parc De La Ciutadella isimli parka daldık. Parkın içerisinde heykeller, küçük bir kafe ve gezinti teknelerini görebilirsiniz. Özellikle ziyaret etmekten ziyade yaptığınız uzun yürüyüşlerden sonra mola yeri olarak değerlendirebilirsiniz. Parkın içerisinde bir de hayvanat bahçesi bulunuyor.
Barselona’da ilk akşamımızın verdiği coşkuyla soluğu La Rambla caddesinde aldık. La Rambla caddesi İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi turistlere yönelik bir cadde. Pakistanlı ve Hindistanlı bir çok satıcı önünüzü keserek size ürünlerini satmaya uğraşıyor. Hatta ürünü marihuanna olan satıcıları bile sıklıkla göreceksiniz. Caddenin etrafındaki restoranlar oldukça turistik olduğu için fiyatları pahalı. Biz akşam yemeği için cadde yakınındaki Plaza Real’de karar kıldık. Burası etrafında restoranların sıralandığı bir avlu. Restoranlar oldukça yoğun ve yer bulmak için sıra bekleyebilirsiniz. Plaza Real’de Ocana isimli mekanı tercih ettik.
Barselona’da ilk
akşamımızın verdiği coşkuyla soluğu La Rambla caddesinde aldık. La Rambla
caddesi İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi turistlere yönelik bir
cadde. Pakistanlı ve Hindistanlı bir çok satıcı önünüzü keserek size ürünlerini
satmaya uğraşıyor. Hatta ürünü marihuanna olan satıcıları bile sıklıkla göreceksiniz.
Caddenin etrafındaki restoranlar oldukça turistik olduğu için fiyatları pahalı.
Biz akşam yemeği için cadde yakınındaki Plaza Real’de karar kıldık. Burası
etrafında restoranların sıralandığı bir avlu. Restoranlar oldukça yoğun ve yer
bulmak için sıra bekleyebilirsiniz. Plaza Real’de Ocana isimli mekanı tercih
ettik.
Yemek için oturduysanız ahtapot bacağı oldukça büyük ve
lezzetliydi. Bir şeyler içmek isterseniz de İspanya’nın meşhur içkisi sangria, Ocana’da oldukça güzel yapılıyor. Fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde olmasına
rağmen hizmet, ödediğiniz ücreti karşılıyor.
Saat 2 sularında
otelimize dönerken La Rambla caddesi
insan kalabalığını yitirmiş fakat siyahi satıcılar baskılarını arttırmışlardı.
Unutmadan söyleyim seyahat boyunca elinizi çantalarınızın üzerinden ayırmayın!
14.06.2017 2. Gün
Casa Mila’nın hemen yakınındaki Casa Batllo’ya geçiyoruz buradan. Yapının en dikat çekici bölümü ön cephenin üst kısmındaki çatıyı kaplayan dar ve renkli ejderha sırtı. Binanın diğer bir adı ise ‘Kemikler Evi’. Dışardan bakıldığında diğer binalardan oldukça farklı görünen bu binaları önlerindeki uzun kuyruklardan da farkedebilirsiniz. İçeriye girmek isterseniz de 20 euro gibi bir ücret ödemeniz gerekecek.
Uyandığımızda otelimizin altındaki Granier isimli pastanede kahvaltımızı
yaptık. Sandviçleri, unlu tatlıları, donutları, pizzaları ve kahveleri ile
Barselona’da bulunduğumuz süre boyunca kahvaltı saatlerinin en çok tercih
edilen mekanı oldu. Hem fiyatları uygun hem de ürünlerinin lezzetli olması bir
yana İngilizce bilen personeli bize elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştı.
Kahvaltımızı
tamamladıktan sonra ünlü Katalan mimar Gaudi’nin inşa etmiş olduğu Casa Mila politikacı Pere Mila için yaptırılmış ve tamamen doğal
taşlardan yaptırıldığı için renkten
yoksun.İlk yapıldığı zamanlarda dış cephesindeki dalgalı yapısı oldukça
eleştirilse de günümüzde Barselonalılar tarafından ‘taş ocağı’ olarak biliniyor.
Casa Mila’nın hemen yakınındaki Casa Batllo’ya geçiyoruz buradan. Yapının en dikat çekici bölümü ön cephenin üst kısmındaki çatıyı kaplayan dar ve renkli ejderha sırtı. Binanın diğer bir adı ise ‘Kemikler Evi’. Dışardan bakıldığında diğer binalardan oldukça farklı görünen bu binaları önlerindeki uzun kuyruklardan da farkedebilirsiniz. İçeriye girmek isterseniz de 20 euro gibi bir ücret ödemeniz gerekecek.
Gaudi eserlerini
gezmeye başlamışken yolumuz Park Güel’e düşüyor ve şehri tepeden gören parka
tırmanmaya başlıyoruz.
Park ismini Gaudi’yi
site yapması için görevlendiren Eusebio Güell’den alıyor. 60 evlik bir site
olarak planlanan alan iki evin tamamlanması ile yarım kalyor ve halka açılıyor.
Yemyeşil ağaçlarla kaplı fakat güneşin yakıcı olduğu
saatlerde gezecekseniz şapka ve güneş gözlüğünüzü yanınızda bulundurmanızı
tavsiye ederim. Eğer parktaki şapka satıcılarından satın almak isterseniz de
sıkı bir pazarlığa girişmelisiniz.
Parkta yer yer tropikal
hayvan ve bitkilere rastlayabilir otantik banklarda dinlenebilirsiniz.
Parkın
içindeki müzede 20 yıl yaşayan Gaudi’nin eserlerini görmek için müzeye
girebilirsiniz.
Parktan Barselona’yı
seyrettikten sonra bir sonraki durak yerimiz Montjuic kalesi oldu. Burası masallardan
fırlamışcasına güzel bir kale, isterseniz teleferikle de ulaşım
sağlayabiliyorsunuz. Kalenin denizi gören kısmında dinlemek için yapılmış
merdivenlere oturarak büyük Barselona limanında soluklanabilirsiniz.
Şehri tepeden izledikten sonra, deniz seviyesine
inmeye karar verip kendimizi ‘Barceloneta Plajı’na” atıyoruz. Karnımız acıkmaya
başlamış olduğundan sahil kafelerinden birine girerek lezzetli atıştırmalık
nachoslardan yiyoruz. Kendimizi ince kumlara ve hemen ardından serin sulara
bırakıyoruz. Saat öğleden sonrayı geçtiğinden güneş bizi yakmıyor. Plajdaki
duşlarda tuzlarımızdan arınarak akşam yemeğine hazırlanmak üzere otelimize
geçiyoruz.
Akşam yemeği için tercih ettiğimiz mekan ‘Moritz
Bira Fabrikası’ oluyor. Buraya Barcelona’da yaşayan bir arkadaşımızın tavsiyesi
üzerine geliyoruz ve oldukça memnun kalıyoruz. Meşhur limonlu biraya eşlik eden
tapasların şehirde yediğimiz en lezzetli tapaslar olabileceği üzerine
konuşuyoruz.
3. Gün 15.06.2017
Sabah uyanır uyanmaz önceki gün planladığımız gibi Barceloneta Plajı’na gittik. Bugün plajda daha uzun süre vakit geçirdiğimizden Barselona halkının plaj kültürünü daha detaylı gözlemleme imkanı bulduk.
Sabah uyanır uyanmaz önceki gün planladığımız gibi Barceloneta Plajı’na gittik. Bugün plajda daha uzun süre vakit geçirdiğimizden Barselona halkının plaj kültürünü daha detaylı gözlemleme imkanı bulduk.
Sahil kilometrelerce uzanıyor. Her
milletten insan var. Siyahi satıcılar insanların arasında dolaşarak mohito
satıyorlar. Alkolsüz olarak hazırlanmış mohitolara arzunuza göre taşıdıkları
şişelerinden alkol ekliyorlar. Aynı şekilde bira,su,kola satan satıcılar da
mevcut.
Sahilde havlusunu serip yerde oturanlar
olduğu gibi, şezlong ve şemsiye kiralayanlar da mevcut. Su sporları yapmak
isteyenler de elleri boş dönmeyecekler.
Sahilde öğle vakti güneş çok yakıcı
olduğundan sürekli olarak anons yapılarak 1-4 arası dikkatli olunması
gerektiği, güneş kremi sürülerek güneşe çıkılması, şapka-gözlük kullanımının
önemi, alkol ve ağır yemeklerin zararları hatırlatılıyor.
Plaja eğer arabanızla geldiyseniz plajın
yanındaki yola park edilebilir ve Barselona’nın genelinde olduğu gibi bankomatlardan
bilet alabilirsiniz. Makineye attığınız para kadar park süresini
artırabiliyorsunuz. Bankomattan size verilen fişi arabanızın önüne
koyduğunuzda arabanıza ceza yazılmıyor veya çekilme tehlikesiyle karşı karşıya
kalmıyorsunuz.
Plaj keyfimizi noktalayıp Barselona
deyince akla ilk gelen büyük katedral olan Sagra da Familia’yı ziyaret ettik.
Katalan mimar Gaudi’nin başlamış fakat tamamlayamamış olduğu kilise toplanan
bağışlarla tamamlanmaya çalışılıyor. Fakat sonradan tamamlanan yerler ile Gaudi’nin
yapmış olduğu yerler arasında ciddi boyutta farklar mevcut.
Barselona’da son akşam yemeği için yine
Barselona’da yaşayan bir arkadaşımızın önerdiği ‘Cafe Alpur’a gittik. Bir
önceki akşam gittiğimiz Moritz’deki tadı
bulamasak da tapasları ve hamburgerini tavsiye edebilirim.